Altını ne zaman almalı, ne zaman satmalı?
Altında en ideal zaman; fiyatlar düşüşe geçtiğinde kademe kademe almak. Ancak vatandaşlar fiyatlar zirve yapınca altın almak için Kapalıçarşı ve kuyumcuların yolunu tutuyor
ÇAĞLAR DOĞU
Ülkemizde ekonomistler, altın ve para piyasaları uzmanları, farklı tavsiyelerde bulunsa da tüketiciler, altın alım ve satımında genelde zamanlama hatası yapıyor. Her şeyden önce altın yatırımı, kısa vadeli al-sat tekniğine uygun değildir.
Piyasalardaki hızlı gelişmeler ve iniş-çıkışlar karşısında; ancak sabırlı olmayı başarabilenler, orta ve uzun vade düşünenler altına yatırım yapmalıdır. Aksi durumda kazanç yerine kayıplar yaşamak çok olasıdır.
Fiyatlar düşerken alın
Altın yatırımcılarının altın alım ve satımında piyasa kuralların dışında hareket ettiğini gözlemliyoruz. En ideal altın alım zamanı; fiyatların düşüşe geçtiği zamanlarda kademe, kademe alım yapmaktan geçiyor. Ancak bizde ise altın fiyatları zirveye çıktığında vatandaşların alım için Kapalıçarşı ve kuyumcu mağazalarının yolunu tuttuğunu görüyoruz. Son bir gayretle hızlanan trenin son vagonuna binmeye çalışılıyor. Hareket halindeki vagona atlamaya çalışırken yaşanabilecek olası kazaları göz önünde tutmak gerekiyor. Alışverişte yapılan bu zamanlama hatasının bir benzerini de ne yazık ki satış sırasında görüyoruz. Vatandaşlarımız, altın birikimlerini fiyatların düşüşe geçtiğinde panik halinde elden çıkarmaya çalışıyorlar. Halbuki, altın alış ve satışında piyasaları iyi gözlemek ve sabırla beklemek gerekiyor. Dünyaca tanınan büyük bir yatırımcı, piyasayı ve buradan kazançlı çıkmanın yolunu şu veciz sözüyle tüm açıklığı ile ortaya koyuyor: “Piyasa; sabırsız olandan sabırlı olana para akışı sağlayan bir cihazdır.”
Sabır, her konuda olduğu gibi altın yatırımında ise doğru zamanlama ile kişiyi hedeflerine ulaştırıyor. Acele etmek ve panik satışları ise her zaman akabinde büyük bir pişmanlık ve para kayıplarını getirecektir.
TV ve kuyumcuda fiyatlar neden farklı?
Burada özellikle kamuoyundaki bir yanlış algıya dikkatleri çekmek isterim. Kuyumcu deyince akla hemen Darphane ürünü ziynet ve sikke altınları ile rafineri ürünü gram altınlar geliyor. Ancak, bu yatırımlık ürünlerin bugün bir sanayi haline gelen ve en yüksek katma değerli ihracat yapan kuyumculuk sektöründeki ürün çeşitlemesinin içerisinde payı yüzde 5 bile değil.
Işıltılı vitrinlerin arkasında 250 bin kişiye istihdam sağlayan dev bir sektör var. Kuyumcuların sadece 2022 yılı doğrudan ihracatı, 5 milyar 855 milyon dolar, bu rakama Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ile gelen altınlar, turistlere yapılan satışlar ve iç piyasayı da eklersek, 20 milyar dolarlık bir piyasadan söz ediyoruz. Bugün, perakende kuyumcu mağazalarında müşteriler ile yaşanan tartışmaların en başında ‘fiyatlar’ geliyor. Vatandaş, genelde televizyon ekranında gördüğü fiyatlarla kuyumcu mağazasına gidiyor. Doğal olarak aynı fiyat, kuyumcuda olmayınca da sıkıntı oluşuyor. TV ekranlarında sürekli dönen ve sitelerin en çok okunan kısımlarında yer alan gram fiyatları, altının işlenmemiş, hammadde fiyatlarıdır. Kuyumcunun müşterisine verdiği fiyat ise Darphane ve rafinerilerimizde işlenmiş, emek harcanmış doğal olarak işçiliği de eklenmiş fiyatlardır.
Altın yükselişini sürdürecek mi?
Pandemi sonrasında tüm ülkelerde yeniden nükseden enflasyon hastalığı nedeniyle kağıt paralara olan güvenin yitirilmesi altının yeniden yatırımcılar gözündeki kıymetini artırdı. FED başta olmak üzere merkez bankalarının faiz artışında frene basabilecekleri ve artış oranını minimize edecekleri yönündeki değerlendirmeleri de altına yönelişi artırdı. Nitekim, 2022 yılının son aylarına hem gram, hem de ons bazında yükselişle giren altın, 2023 yılına da hızlı başladı. Ons altın, 1.900 doların üstüne çıktı, gram olarak 1.180 TL’yi aşarak yeni rekorlara imza attı.
Geçtiğimiz yıl, merkez bankalarının yüksek faiz politikalarıyla nedeniyle güçlü dolar, piyasaları domine etti, altını ise baskıladı. Bu yıl ise tam tersi bir tablo ile karşılaşabiliriz. Uzun salgın sürecinde piyasayı adeta paraya boğan politikaların kaçınılmaz sonuçları önümüze çıkacak. Ekonomistler ve piyasa analistleri, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin de aralarında bulunduğu dünya piyasalarının ana omurgasını oluşturan ülkelerde resesyon yani durgunluk bekliyor. Ekonomilerde en kötüsünün henüz yaşanmadığına dikkat çekiliyor.
FED başta olmak merkez bankalarının faiz artışı konusunda şahin politikalarından ayrılma yönünde piyasaya verdikleri sinyaller, ekonomilerdeki kötü gidişattan kaynaklanıyor. 2023 yılında genel tabloya bakıldığında altını yukarı taşıyacak unsurlara her geçen gün yenilerinin eklendiğini görüyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta barış umutları gittikçe zayıflıyor. Dolar endeksini yükselten faiz artışına merkez bankaları, enflasyondaki düşüş trendi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle çok hevesli değil. Bireysel yatırımcıların yanı sıra fon sahipleri ve merkez bankaları altın konusunda alıcı durumunda.
Analistler, tüm güncel gelişmeler ve olası olayları da hesaplayarak 2023 yılında altının yükseliş trendinin süreceğini ve yeni rekorların sürpriz olmayacağına dikkat çekiyor. Konuyla ilgili belki de en dikkat çekici değerlendirme Swiss Asia Capital’ın Genel Müdürü ve Baş Yatırım yetkilisi Juerg Kiener’den geldi. Kiener, küresel resesyon riskinin devam etmesi durumunda altının ons fiyatının bu yıl içerisinde 4 bin dolar seviyesine doğru tırmanabileceği öngörüsünde bulundu. Tersi senaryoda ise ABD ve Avrupa’nın resesyonda kaçınması ve merkez bankalarının faiz konusunda fren yerine gaza basması. Bu durumda ise yüksek enflasyon ve güçlü dolar yeniden sahneye çıkabilir. Hal böyle olunca altın, istediği sıçramayı yapamayacaktır.