Avdagiç: ‘Ben’ kültürü aile şirketlerini dinamitliyor

Aile şirketlerinin toplumun aynası olduğunu söyleyen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, aile şirketlerini ‘dinamitleyen’ en önemli etkenin kurum kültürü yerine ‘ben’ kültürünün benimsenmesi olduğunu söyledi.

Avdagiç: ‘Ben’ kültürü aile şirketlerini dinamitliyor

Uzun yıllar birçok şirkete danışmanlık yapan Dr. İlhami Fındıkçı’nın yeni kitabı ‘Soru ve Cevaplarla Aile Şirketleri: Aile Şirketleri için En Çok Merak Edilen 210 Soru ve 210 Cevap’ isimli kitabı İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından yayınlandı.

İTO’nun merkez binasında gerçekleşen kitabın tanıtım toplantısına İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO yönetim kurulu üyeleri ile bazı meclis üyelerinin yanı sıra ekonomi ve akademi çevrelerinden çok sayıda kişi katıldı. İTO Başkanı Avdagiç, toplantıda yaptığı konuşmada kendisinin de 53 yıllık bir aile şirketinin 40 yıldır yöneticisi olduğunu söylerken, hem İTO’da hem Türkiye genelinde işletmelerin çoğunluğunu oluşturan KOBİ’lerin büyük kısmının aile şirketlerinden oluştuğunu, bu nedenle aile şirketlerinin Türkiye ekonomisi için çok önemli olduğunu anlattı. Bu noktada yayın hayatına kazandırılan ‘Soru ve Cevaplarla Aile Şirketleri’nin önemine dikkat çeken Avdagiç, “Unutmayalım ki, aile toplumumuzun, aile şirketi de ekonomimizin yapı taşıdır. Dolayısıyla aile yapımız ekonomik açıdan bizi ayıran değil, bizi birleştiren bir değer olmalıdır” dedi.

“Ekonomik kalkınmanın ciddi taşıyıcısı”

Şu an Almanya’da yeni jenerasyona bir şekilde devredilemeyen 600 bin üzerinde işletmenin olduğunu vurgulayan Avdagiç, Türkiye’nin bu bakımdan çeşitli avantajlara sahip olduğunu söylerken, şöyle devam etti: “Soru ve Cevaplarla Aile Şirketleri kitabımızda ‘100 yılı deviren aile şirketi sayısı Japonya’da 30 bin iken neden Türkiye’de 30’ sorusuna sadece cevap aramıyoruz. Yapılması gerekenlere işaret ediyoruz. Aile şirketlerinin iç krizlerde yıkılmamasının ilacı duygu ile mantığı, madde ile manayı birleştirmek. Bu ise zaten sahip olduğumuz bir cevherdir, kültürel kodlarımızda, ahlaki değerlerimizde saklıdır. Aile şirketleri toplumsal refahın yaygınlaşmasının en önemli aracı olduğu gibi ekonomik kalkınmanın da ciddi taşıyıcısı... İTO’nun Soru ve Cevaplarla Aile Şirketleri kitabı ile Türk aile şirketlerini kendi kültürel kodlarımızla, kendimize mahsus zayıflıklar ve üstünlüklerle ele alarak, daha iyi bir işleyişe ışık tutmayı amaçladık.”

"Aile şirketleri toplumun aynasıdır"

Güçlü bir ekonomik geleceğin aile şirketlerini güçlü ve parçalanmaz bir şekilde tutmakla mümkün olacağını kaydeden İTO Başkanı, “Aile şirketlerinin sağlıklı biçimde işlemesi, kültürünü kurumsal kültüre dönüştürme kabiliyetine sahip olması, bizim ekonomik selametimiz için çok önemlidir” dedi. Aile şirketlerinin ekonominin, dolayısıyla ülkenin geleceği için büyük bir görevi daha olduğunun altını çizen Avdagiç, “Aile şirketleri, aileden çıkan kurucu liderin vizyonerliğinde faaliyetini sürdürdüğünde büyük şirketlerin ve holdinglerin doğduğu verimli bir kaynaktır. Ülkemizdeki bütün büyük grupların mütevazı bir aile şirketi şeklinde başladıklarını biliyoruz. Ama Türkiye’nin gururu olmayı, ancak kurumsallaşmayı başarabilen aile şirketleri yakalamışlardır” ifadelerini kullandı. Avdagiç, “Kitapta yer alan 210 sorunun cevabı bize gösteriyor ki, aile şirketleri toplumun aynasıdır. Sözgelimi aile şirketlerini dinamitleyen, kısa sürede dağılmasına sebep olan etkenin, kurum kültürü yerine ‘ben’ kültürü olduğunu fark ediyoruz. Bunun temelinde de aslında kaybettiğimiz bazı değerlerin bulunduğunu söyleyebiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.

100 aile şirketinden sadece 4-5’i üçüncü kuşağa geçebiliyor

Kitabın yazarı Dr. İlhami Fındıkçı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’deki her 100 aile şirketinden sadece 20’sinin ikinci kuşağa, sadece 4-5’inin de üçüncü kuşağa geçebildiğini kaydetti. Aile şirketlerinin önündeki en önemli engellerin aile ilişkileri, iletişim, kurumsallaşma, liderlik, devir süreci, ekonomik nedenler olduğuna işaret eden Fındıkçı, “Aile şirketi anayasasının oluşturulması hayati öneme sahip. Kuruluş ve gelişme sürecinde işte sağlanan başarının sürdürülebilir hale gelmesi için işletmede lidere bağımlı iş odaklı yapının dönüşmesi gerekiyor” dedi.

Fındıkçı, kuralların ve ekip ruhunun öne çıktığı, lider algısının net olduğu, insan odaklı ve kurallı bir yapının temellerinin atılmasının, bu hedefe giden önemli bir başlangıç olduğunu kaydetti. Aile şirketi liderlerine ve lider adaylarına görevler düştüğünü dile getiren Fındıkçı, şöyle devam etti: “Kendisini aile ve işletmedeki herkesten üstün gören, günün birinde bütün bu varlığı bırakacağını neredeyse unutan, işletmenin sürdürülebilirliğini sadece kendi ile sınırlı gören ve benliğiyle savaşta yenik düşen bazı kurucular, hissedarlar ve aile üyelerinin bu gerçeği görmesi gerekiyor. Bu dönüşümü gerçekleştirmeyenlerin en başta kendileri olmak üzere ailelerine ve aile işletmelerine büyük zarar verdiğini maalesef iş dünyamızın her noktasında görüyoruz.”