Bir tutkunun olağanüstü tarihi

Altının Gücü’nü okurken insanlık tarihinin en çok yüceltilen madeni altınının ve onun etrafında gelişen saplantılı tutkunun hikâyesine tanıklık edeceksiniz

Bir tutkunun olağanüstü tarihi

MURAT CEM

“Altın getirin, mümkünse insani yöntemlerle, ama ne pahasına ve ne kadar tehlikeli olursa olsun altın getirin!'. 

İspanya Kralı Ferdinand, Yeni Dünya’ya üçüncü yolculuğunda bile hala Asya’da olduğunu düşünen Kristof Kolomb'a böyle emrediyordu Emir kesindi ve Kolomb rotasını İspanya’ya çevirdiği 12 Ekim 1492’den 17 Ocak 1493'e kadar geçen süre içinde günlüğünde tam 65 kez altından söz ermişti. Kolomb’u Yeni Dünya’da olağanüstü bir zenginlik bekliyordu; o topraklarda dünyayı bambaşka bir yer yapacak, insanlığın önünde yepyeni yollar açacak muazzam keşifler yapacaktı. Ama Kolomb tek bir hedefe odaklanmıştı: Altın. 

Tarihe baktığımızda insanlığın bilinen ilk çağlarından bu yana altının hikâyesinin çelişkilerle dolu olduğunu görüyoruz.

Altın, her dönemde güç, görkem, güzellik, güvenlik ve hatta ölümsüzlük tutkularını harekete geçiren ikon olmuştur. Tutkuyla bu değerli madenin peşinden koşan insanoğlu, bu uğurda pek çok kereler zaaflarına yenik düşmüştür.

Parlak, sarı rengi ve ışıltısıyla insanları büyüleyen bu değerli maden bir taraftan bakıldığında mutluluğa giden yol. Diğer tarafta ise madende ölümü pahasına çalışan işçiler için mutsuzluk ve son olmuştur.

Peter L. Bernstein insanlık tarihinin en müthiş saplantılarından birini konu aldığı Altının Gücüne bir dizi efsane ve anekdotla başlıyor. İlk sayfalarda altının sihir, din ve sanattaki yerini anlatan Bernstdn bizi tarihin bilinen ilk çağlarına kadar uzanan heyecanlı bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Yason'un altın pöstekisinden Kral Midas’a, Hz. Musa'dan Kristof Kolomb'a, İnka İmparatoru'ndan Şarlman'a uzanan bu zaman tünelinde, başlangıçta pek de pratik kullanımı olmayan ve yalnızca dekorasyon amaçlı kullanılan altının zaman içinde müthiş bir zenginlik sembolü haline geldiğini görüyoruz. Bütün bu süreçte altının hem ilham kaynağı hem de yıkıcı bir güç olduğuna, en güzel sanat eserlerini süslediği gibi olağanüstü acımasızlıklara yol açtığına, ekonomileri nasıl zirveye taşıdığına ama aynı zamanda nasıl parçaladığına, kralların ve hükümdarların kaderini nasıl belirlediğine ve nasıl değiştirdiğine tanık oluyoruz.

Paranın icadı ve altının paraya dönüşmesinden sonra Bernstein, bizi önce California'daki altına hücum furyasına ve altın standardı tarihinin tam ortasına götürüyor. Bu süreçte de altının ekonomik bir araç olarak önem kazandığını ve güçlendiğini görüyoruz.

Bernstein hikâyesinin sonunda sözü modern zamanların ekonomisine, bugünün finans dünyasına getiriyor ve altının geleceğini tartışıyor. Kitabın sonunda Bernstein bu ışıltılı sarı madenin gerçek önemi ve değerinin insan ruhunda uyandırmaya devam ettiği sonsuz ihtirastan kaynaklandığını ve aslında kendimizle ilgili gerçekleri gün ışığına çıkardığını öne sürüyor. 

Altının Gücü içerik olarak son derece bilgilendirici bir kitap. Tarihin muazzam hazinesinin derinlerine inen Bernstein bir tarihçinin detaycı bakışını, bir sosyoloğun toplumsal sonuçlara odaklanan yaklaşımını ve bir ekonomistin ölçme ve değerlendirmeye yönelik tutkusunu sürükleyici anlatımıyla birleştiriyor.

 

Altının Gücü

Peter L. Bernstein

Çeviri: Levent Konyar

Scala Yayıncılık

302 sayfa