Giyimde istihdam eriyor: 2 yılda 263 bin kişi issiz kaldı!

Tekstil ve hazır giyimde toplam istihdam, son 4 yılın en düşük seviyesine geriledi. 2 yıldan az sürede 263 bin, bir ayda ise 25 bin kişinin işsiz kaldığı iki sektörde istihdam 983 bine geriledi. Sektör temsilcileri, istihdam kaybının süreceğinden endişeli...

Giyimde istihdam eriyor: 2 yılda 263 bin kişi issiz kaldı!

Hazır giyim ve tekstil sektöründe toplam istihdam 4 yıl ın en düşük seviyesine geriledi. İlk kez 2020’de 1 milyon sınırını aşan ve Ağustos 2022’de 1 milyon 246 bin ile tarihi zirveyi gören iki sektörün istihdamı, 2 yıldan az sürede 246 bin azaldı. Haziranda bir önceki aya göre 25 bin kişi azalan toplam istihdam 983 bin ile son 4 yılın en düşük seviyesine geriledi. Hazirandaki istihdam kaybının 10 bini tekstil, 15 bini ise hazır giyim sektöründe gerçekleşti.

Pandemi döneminde siparişlerin önemli bir kısmının Türkiye’ye yönelmesiyle hem hazır giyim hem tekstil sektörü tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaşmıştı. Bu da her iki sektörde yeni yatırımları getirmiş, Ağustos 2022’de hazır giyimde faaliyet gösteren işyeri sayısı 42 bin 521’e, tekstilde ise 20 bin 142’ye yükselmişti.

Aynı dönemde istihdam ise hazır giyimde 744 bin 286’ya tekstilde ise 501 bin 720’ye ulaşmış, iki sektörün toplam istihdamı 1 milyon 246 bin ile tarihinin en yüksek seviyesine çıkmıştı. Ancak başta artan girdi maliyetleri ve küresel pazarlarda artan rekabet gibi etkenlerle hazır giyim ihracatı 2023’te 19,2 milyar dolar ile salgın öncesi döneme gerilerken tekstil ihracatı ise 11,6 milyar dolar ile 2020’den bu yana en düşük seviyeyi görmüştü.

Bu yılın ocak-ağustos döneminde de hazır giyim ihracatı yüzde 8,9 gerilerek 12 milyar dolara indi. İhracat miktar olarak da yüzde 8,4 geriledi. Ağustosta ise ihracat miktar olarak yüzde 6 daraldı. Tekstilde ise ocak-ağustos döneminde ihracat değer olarak yüzde 1, miktar olarak yüzde 8 geriledi.

En riskli 4 sektör arasında

İç pazarda da talebin gerilemesiyle iki sektörde de kapanma ve konkordato haberleri arttı. Konkordatotakip. com’da yer alan bilgilere göre tekstil sektörü konkordato riski açısından inşaat sektörünün ardından ikinci sırada yer alırken, giyim sektörü ise 4. sırada. Bu yılın başından itibaren tekstilde 210, giyimde 72 şirket konkordato başvurusunda bulundu. Önümüzdeki döneme dair veriler de çok iç açıcı değil. İstanbul Sanayi Odası sektörel PMI endeksi verilerine göre tekstil imalatçılarının yeni siparişleri üçüncü PMI çeyreğinin başında azalmaya devam etti ve böylece mevcut düşüş trendi 14 aya ulaştı. Üretim, istihdam ve satın alma faaliyetleri daha da yavaşladı.

Sektörün takipteki kredilerinde de artış var. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre geçen yıl temmuz ayında tekstil ve tekstil ürünleri kategorisinde 4 milyar 652 milyon TL seviyesinde olan takipteki kredi miktarı, bu yıl temmuz ayında yüzde 88,2 artışla 8 milyar 756 milyon TL seviyesine yükseldi.

Her iki sektör içinde önemli göstergeler arasında yer alan kapasite kullanım oranları, bu yılın ocak ayında tekstilde yüzde 69,5, giyimde yüzde 74,7 ile dip yapmıştı. Tekstilde söz konusu oran son 8 ayın, hazır giyim için de son 2,5 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçmişti. Ağustos ayı itibari ile kapasite kullanım oranı tekstilde yüzde 72,2 giyimde ise yüzde 78,2 olarak gerçekleşti.

FAYAT: KİMSE ÖNÜNÜ GÖREMİYOR

Ekonomim'e konuşan TOBB Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, sektörde kapasitelerin önemli oranda düştüğünü belirterek, “Bu maalesef devam edecek. Tüm sektörlerde PMI verileri maalesef ekside. Kimse önünü göremiyor. Sıkı para politikası sanayide maalesef duvara toslamayı beraberinde getirdi. Şu an sanayi yüksek faiz düşük kur kıskacında. Hem ihracatın hem de iç tüketimin daraldığı bir durum ilk kez oluyor. Dış ticaret açığımız azaldı diye sevineceğimiz yerde üzülmemiz gereken noktadayız. Kur bu kadar baskılandığında ticaret açığımızın azalması ilk kez oluyor. Bu iyi bir haber değil. Çünkü ara malı, makine teçhizat ithalatının da yapılmadığı anlamına geliyor. Önümüzdeki günlerin dünden daha kötü olacağı anlamına geliyor. Bu da istihdamda daralmaya yol açıyor. İstihdam düşüşü çok daha dramatik olmasa da devam edecek” dedi.

Sektördeki karsızlığa dikkat çeken Fayat, girdi maliyetlerinin yüzde 110-120 artmasına rağmen kurun yüzde 28 yükseldiğine dikkat çekerek, “Artık sürdürülemez noktadayız. Bozdurmak zorunda olduğumuz dövize ödenen primin en az yüzde 5 artırılması talebimiz var, hatta yüzde 10 olmalı. Eximbank kredilerinde toplam maliyeti yüzde 25 ile veriyoruz dedikleri halde 38 oluyor. Önümüzdeki 12 ayın enflasyonu ile hedeflemeler