"Tarım, turizm ve madencilik birlikte yürütülebilir"
TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı Çetinkaya, tarım, turizm ve madenciliğin birlikte yürütülebileceğini belirterek, "Toplumsal bir mutabakat çerçevesinde hareket etmeliyiz. Tüm paydaşlar bir masa etrafında bir araya gelip konuşmalı." dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, maden ocakları ile ilgili Türkiye'de olumsuz bir algı yaratılmaya çalışıldığını ifade ederek, çevreci ve sürdürülebilir madencilik faaliyetlerinin mümkün olduğunu söyledi.
Türkiye'nin maden çeşitliliği açısından çok zengin kaynaklara sahip olduğunu vurgulayan Çetinkaya, "Dünyada bulunan 90 madencilik tipinin 80 tanesi Türkiye'de. Maden sektörü katma değerli ihracat gerçekleştiriyor. 6 milyar dolarlık ihracatımızı 30 milyar dolar seviyesine getirebiliriz. GSMH'den aldığımız payı yüzde 1,3'lerden yüzde 7'lere getirmek gibi bir hedefimiz var. Potansiyelimizin çok altında üretim yapıyoruz." dedi.
Çetinkaya, "önce insan, sonra çevre, sonra maden" anlayışı ile hareket ettiklerini belirterek, "Dünyanın her yerinde madencilik faaliyetleri yapılıyor. Biz de sorumlu madencilik anlayışı ile hareket ediyoruz. Türkiye'de sektörümüzle ilgili regülasyonlar AB ülkelerine göre çok daha sıkı.
İtalya'da içinde bulunduğumuz bu maden ocağı ile birlikte tarım faaliyetleri bir arada yürütülebiliyor. Türkiye'de de bunu sağlayabiliriz. Tarım ya da maden demeden, ikisi arasında bir seçim yapmadan iki faaliyeti de sürdürebiliriz. Madenciler olarak Türkiye'nin geleceğinin tarım ve madencilikte olduğunu söylüyoruz." şeklinde konuştu.
Madencilik sektörü sorunların toplumsal mutabakat ile çözülmesini istiyor
Rüstem Çetinkaya, sektör olarak madencilik hakkındaki iddiaları bilimsel verilerle yanıtlamaya hazır olduklarını söyledi.
"Tarım, turizm ve madencilik birlikte yürütülebilir. İtalya'da ziyaret ettiğimiz sahalarda bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. " diyen Çetinkaya sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplumsal bir mutabakat çerçevesinde hareket etmeliyiz. Tüm paydaşlar bir masa etrafında bir araya gelip konuşmalı. İtalya'da bunun başarılmış olduğunu görüyoruz. Bir yanda turizm bölgeleri, hemen yanımızda zeytinlikler, biraz ilerisinde üzüm bağları var. Tam ortasında bir maden ocağı yasal faaliyetlerini yürütüyor.
Bu mesele burada sosyal mutabakat ile aşılmış. Kamu otoriteleri, yerel halk ve madenciler bir masa etrafında sorunlarını çözmüşler. Bu maden ocağından bütün dünyaya ihracat yapılıyor. İtalya ekonomisine çok ciddi bir katma değer sağlanıyor.
Madencilik sektörü hiçbir sektörün düşmanı değil. Madencilik özellikle sanayinin ham maddesi. Bugün hayatınızın her noktasında maden kullanıyorsunuz.
Kaldı ki madenler olmadan tarım olmaz. Nasıl düşman olsun? Tarımın en önemli girdisi gübre. Gübrenin içinde bor, kükürt, kalsiyum, fosfat var. Gübre konusunda ithalata bağımlıyız. Mevcut gübre üretiminin 10 katı üretim yapılmalı ki bağımlılık ortadan kalksın. Maden olmadan inşaat sektörü, plastik ve kimya sektörü olmaz. Birçok sektörün ana girdisi madendir."
Türkiye'de toplam orman varlığının sadece binde 3'ünün madenciliğe tahsis edildiğini belirten Çetinkaya, "Son 12 yılda orman yangınlarında madenlere tahsis edilen alanlardan çok daha fazlası maalesef kaybedilmiştir. Yine enerji üretimi için tahsis edilen alanlar madenciliğe tahsis edilen alanlardan çok daha fazladır.
Madencilik zengini bir ülke olarak yer altındaki zenginliklerimizin fakir bekçileri olmamalıyız. Dünyanın gelişmiş, medeni, demokrasinin uygulandığı ülkeler eğer bir maden zenginliğine sahipse mutlaka o madeni çıkarıyorlar." diye konuştu.