Türkiye bu kararı bekliyor: Narin Güran davasında karar açıklanacak!

Narin Güran cinayeti davasında Mahkeme Başkanı, kararın açıklanması için duruşmaya saat 21.00'e kadar ara verdi.

Türkiye bu kararı bekliyor: Narin Güran davasında karar açıklanacak!

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davadanın ikinci duruşması, üçüncü gününde devam ediyor. Tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi. 12 tutuklu sanığın olduğu davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ile itirafçı Nevzat Bahtiyar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. 

Narin Güran davasında karar bekleniyor!

"Enes Güran salondan çıkartıldı"

"Ben anneyim ve oğlum ile birlikte katil olarak gösteriliyoruz. Bu dünyada artık bir hayatım kalmadı. Hüseyin Bey, Ali Rıza Güran, sizden özür dilerim. Hayatımı anlatacağım. Ben Arif ile evlendiğimde asla yalan söylemeyeceğimize söz verdim. Hiçbir zaman kendi ekmeğiyle büyüttüğü çocuklarına kötü bir şey yapmadı, hiçbir gün evde şiddet olmadı. 7 çocuğumuz oldu.

Narin evimizde kaybolduğunda ne oldu? 17 sene önce kızım Tülin'i kaybettim. Kızımın ölümüne kadar beni suçladılar. Dar Kapı Hastanesi'nde vefat etti. Herkes biliyor, raporlar da ortada. Kızım engelliydi. Oraya kadar kızımı kaybettim. Şimdi de bu dosya ile beni suçladılar. 

Bana, rahmimden olduğum ameliyatı bile sordular. Ben hastalanmıştım. Ama utanmadan ameliyatım hakkında jandarmalar, 'Gece gündüz ilişkiye giriyor' diyerek ameliyatımı böyle söylediler. Beni böyle suçladılar."

(Enes Güran, annesine böyle söylendiği için sesli şekilde küfür etti.) Mahkeme Başkanı, Enes Güran'ın dışarı çıkarılmasını söyledi. Enes Güran çıkarıldı. Ardından Salim Güran da çıkmak istedi, Jandadma eşliğinde çıktı.

Yüksel Güran:

"Narin o gece eve gelmedi. Size yemin ederim, eve gelmedi. Camiye gitti ve bir daha görmedim. O gün ne oldu? Diyorlar ki Salim ve Yüksel öldürdü, Enes de oradaydı. O zaman neden Nevzat arıyor? Niye Salim, 'Kardeşimin karısıyla yatmışım,' diyecek? Salim, seni 5 dakikada nasıl ikna etti? Sen o kadar korkak mısın?

Nevzat, neden madem o gün Salim, 'Sen yaptıysan birlikte gidelim,' demiyorsun? Onun avukatına da söylüyorum. Rojin'in babası için ağladım. Ama bir adam, Nevzat, 8 yaşındaki Narin'i çuvala koyuyor, dere kenarına götürüyor, 30 dakika ip arıyor, sonra suyun içine atıyor. Ardından namazını kılıyor, çayını içiyor, Narin için gözyaşı bile dökmüyor ama Nevzat'ı savunuyorsunuz. Bak, sen Ankara'dan gelmişsin, yetmedi, namusumuzu ortaya koyuyorsun. O Kur'an-ı Kerim'i nasıl dereye koyuyorsun? Nevzat, devlet seni koruduğu için rahat konuşuyorsun. Ama yukarıda Allah var!

Kızım vahşice öldürüldü. Biz anneler birbirimizi biliriz. Ben 9 ay karnımda taşıdım."

(Saçını açarak devam etti.)

"Narin'in elinde benim saçım var, deniyor. Suçlanıyorum. Hiçbir anne böyle bir şey yapmaz. Anneler birbirini anlar. Ama burada bir kadın 'Of, çok sıkıldım' diyor. Gelme o zaman. Ama dün bir anne bana 'Başın sağ olsun,' dedi. Bu hoşuma gitti. Cezaevine girdiğimde bana ilk ne dediler biliyor musunuz? 'Kaç çocuğun var, kaçı ölü?' Elim ayağım titredi. '2 çocuğum ölü, 5'i sağ,' dedim. Çok ağır geldi. Hediye'nin çocukları annelerini hiç görmedi. Anasız babasız yaşıyorlar. Yukarıda Allah var. Burada nasıl bir mahkeme var, Rabbim de var!

Kızımı unutmuşum, namusumun derdine düşmüşüm, dediler. Ben Güran ailesinde büyüdüm, sonra Arif'i seçtim. Doğru düzgün okumadım, Türkçe ile Kürtçeyi karıştırıyorum. Cezaevine girdiğimde hepimiz mutluyduk; 'Nasıl olsa suçsuzuz, çıkarız,' diye düşündük. 'Narin'e dair bir şey çıkacak,' dedik. Ama avukatlar yanıma geldi ve o kadar şey söylendi ki… DNA belli değil dediler. O anda çöktüm. Güran ailesinin hepsini namusuyla suçladılar. 

Sabah namazı okununca tek başıma abdestimi alıyorum, başımı havaya kaldırıyorum, gözyaşı döküyorum."

Bu adam (Nevzat Bahtiyet) biliyor, ben Narin'e ne kadar düşkündüm. Hiçbir zaman 'Neden ben?' diye sormadı."

Ağlasak suç! Jandarma, 'Çember daraldı,' diyor. Biz de bir şey bulduklarını sandık. Ama cenaze günü beni aldılar. Geldiler yanıma, 'Siz Narin'e ne yaptınız?' dediler. Beni o kadar zalim gösterdiler ki! Ama Nevzat zavallı, öyle mi?

Başkanım, kanunlara ve size sesleniyorum. Bir kere saçımı boyattım. Arif'i arayıp, 'Saçımı boyatacaklar,' dedim. Ama geldiler ve saçımı nasıl boyattığımı bile beni suçlamak için kullandılar. Bu kadar vicdansız insan var mı? Güran ailesi ne yaptı? Salim'e ne dediler? 'Tarlaya güveniyorsun,' diye parmak sallaya sallaya konuştular. Ben bu ailenin içine girdiğimden beri o tarlanın borcunu bankaya ödüyoruz. Bu sene bitti, ama o da zehir oldu. Nevzat sürekli o köyde dolaşıyor, ama bir yararı yok. Hepsi Güranların. Bu yaşa geldiler, bir metre toprakları yok. Bir ev yaptılar, şimdi o da gitti. Güran ailesi ona ne yaptı? Niye bir gün onların boynuna bir şey atmadılar? Hepsi kendi imkanlarıyla oluyor.

Bizim ne kötülüğümüz var? Bütün Güranların hayatını zindan etti. Çocuklar annesiz babasız büyüyor. Baro avukatları konuşuyor, ama ben okumadım. Zekiyim. Kızımı Maşallah'a gönderiyorum. Narin evde kalmıyordu çünkü evde erkek çocuklar vardı. Bu yüzden Narin'i Maşallah'a bırakıyordum. Komutan, 'Neden Salim'e gitmiyor?' dediğinde, 'Narin orayı istiyor,' dedim. Ama orayı silmişler. Evde erkek çocuklarım olduğu için Narin'i Maşallah'a bırakıyordum.

Biz Narin'e neden zarar verelim? Enes ne yaptı da kızımı öldürsün? Telefon kullanmıyorum, doğru. Vaktim yok. TikTok'a girmiyorum. Bahçe ile ilgileniyorum. Sabah 5'te kalkıyorum, 5 kilo bamya için. Bir kadının gözü dışarıda olsa sabah kalkar mı? Bahçeden çıkan ürünleri herkese satıyorum. Parasını da çocukların okulu için biriktirecektim.

Şu an devlet onu (Nevzat Bahtiyar) koruyor. Neden Güran ailesinden birini korumuyor? Onun karısı Gazal niye yok? Bizim 15 senelik suyumuz onun evi yüzünden gitti. Hakkımı helal etmiyorum!"

"Hüküm sendedir"

"Sen Güranların hakkını nasıl ödeyeceksin? Rabbim sana bunu sormayacak mı? Ben o cezaevinden bir gün çıkacağım. Beni o kadar zavallı göstermişsiniz ki… Bu salonda Nevzat için ağlayan var, ama kimse bu anneyi düşünmüyor. İnsanlar o kadar zalim olmuş ki!"

Mahkeme Başkanı: "Yani suçlamaları kabul etmiyorsun?"

Yüksel Güran: "Hüküm sendedir."

Yüksel Güran'ın avukatının savunması 

Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre, anne Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, duruşmada şunları söyledi:

"1972 yıllarında verilen bir Yargıtay kararı var, orada geçen bir söz gerçekten çok iyi. Hukuka yardım etmek istediğimde bu sözü unutmuyorum. Orada der ki: 'Hâkim, tabiatına, planına, gerçeğe uygun şekilde, katı kalpler üzerinden sıkışmadan çözüm üretmek zorundadır.' Yani biz burada bir senaryo üretirken akıl, bilim ve vicdanı bir kenara bırakamayız. Bugün bu dava dosyasında toplumsal bir cinnet hali var. Bu cinnet hali içerisinde masum insanlar, henüz dava dosyası açılmadan, maalesef lekelendi ve hakları ihlal edildi.

"Bu ithamı bütün dünyaya duyuracağım" 

"Bazı yayın organları bu sorumluluğu yerine getiremedi. Boy boy, müvekkillerimin fotoğraflarına yer verilerek insanlar hakkında mahkemenize talimat verilmeye çalışıldı. Savunma avukatı olarak söylüyorum: Narin kızımız vahşice katledildi. Adalet Bakanı da 'karanlıkta hiçbir nokta kalmayacak' dedi. Ancak sunulan iddianamede bir kesit alınarak, anneye yöneltilen suçlama, bir jandarmanın niyet okumasına dayanan bir tutanaktır. Bu durumu hukukçuların takdirine bırakıyorum. Bugün bu suçlama üzerinden anneye yapılan bu ithamı bütün dünyaya duyuracağım.
 
Sizin mahkeme heyetiniz üzerinde de bu yolla töhmet oluşturulmaya çalışılıyor. Biz başka yerlerde duyuyoruz; 'Zaten karar verilmiş' deniyor. Bu söylemler motivasyonumuzu düşürmeye yönelik. Bugün 4 sanığın huzurda bulunmasının tek nedeni, kolluğun soruşturma aşamasındaki eksiklikleridir.
 
İlk ifade her zaman önemlidir. Kayıp vakasıyla ilgili ilk ihbarda kayıp saati 15.00-15.30 olarak belirtilmiştir. Kanaatimce bu dosyada kusurun ve eksikliğin faturası bugün aileye kesiliyor. Ancak Narin’e geç ulaşılmasının sorumlusu aile değildir. Birilerinin devlet saygınlığı mı acaba sarsıldı diye hareket etmeyeceğiz.
 
Toplumda oluşan inançlara, ileri sürülen kanaatlere ya da yayınlarda işlenen delil durumlarına göre karar vermeyeceğinize inanıyoruz. Sizler sabırla, üç gündür savunma hakkını gölgelemeyerek bizi dinliyorsunuz. Ancak iddianamede ve mütalaada, suçlamanın kaynağı olarak gösterilen delilin sadece daraltılmış baz bilgisi olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daraltılmış baz ile ilgili uzmanlardan öğrendiğiniz kadarıyla, baz sinyal gücünün tespiti geçmişe dönük mümkün bile değil.
 

"Senaryo kuruldu" 

Hiçbir zaman noktasal olarak daraltılmış bazın doğru veri sunmayacağını biliyoruz ve ceza dosyasında da delil olarak önümüze konulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yargı uygulamalarında beyanları değerlendirirken elimizde Nevzat’ın beyanları var. Bu beyanların çelişkili olup olmadığını değerlendirmek zorundayız. Nevzat’ın beyanlarına asla üstünlük tanınamaz. Neden? Nevzat, 8 Eylül 2024 tarihinde aracının Eğertutmaz Deresi’nde tespit edilmesinin ardından yakalanmış ve ifadesine başvurulmuştur. Ancak alınan ilk ifadesinden sonra yine beyan değiştirmiştir.

"Nevzat’ın bu beyanlarının hiçbir zaman maddi gerçek ile örtüşmediğini biliyoruz" 

Narinimiz nasıl katledildi? Nevzat neden böyle davranıyor? Biz Türk-Kürt toplumunda asla kadına ya da çocuğa yönelik, onların iffetini hedef alacak bir durumun olmadığını biliyoruz. Ancak burada iğrenç bir senaryo kuruldu ve müvekkilimin iffetiyle oynanmak istendi. Güya Salim ile aralarındaki ilişkiyi görmesi üzerine bir senaryo uyduruldu. Nevzat’ın bu beyanlarının hiçbir zaman maddi gerçek ile örtüşmediğini biliyoruz.
 
50 bin lira için cinayet olmaz denildi, ben de öyle düşünüyorum. Ancak her insanda bu meblağın yarattığı husumet farklı olabilir. Nevzat’ın kardeşi ve oğlunun beyanlarından bunu anlıyoruz. Nevzat, kardeşi Mehmet ve Ferhat’a, ‘Salim Güran ve ailesinin çevresinden uzak durun’ diyor. Yine bu kritik tarihten, Mayıs ayından sonra Salim ile iletişim kurmadığı çok açık. Arasında sorun olan birisine, ‘Gel bu cesedi al’ demek akla aykırıdır. Bir de üstüne ‘Yengemle beraber olduk’ demek, akıl ve mantık işi değildir."

DEVAM EDECEK...