DenizBank'ta Hakan Ateş dönemi sona erdi
Seçil Erzan davasında hakkında iddianame hazırlanan DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, görevinden ayrıldığını ve bankanın yönetim kurunda yeni bir pozisyona başlayacağını duyurdu. Ateş, banka çalışanlarına veda mektubu yazdı
DenizBank'ta 27 yıllık Hakan Ateş dönemi sona erdi. 1997 yılından bu yana DenizBank Genel Müdürlüğü görevini yürüten Hakan Ateş'in yerine Garanti BBVA eski Genel Müdürü Recep Baştuğ'un getirildiği öğrenildi.
DenizBank 1997'de bir otel odasında Hakan Ateş'in genel müdürlüğünde Zorlu Grubu tarafından kuruldu. Ateş'in kaptan köşkünde olduğu 2006'da banka Fransa-Belçika ortaklı Avrupa’nın bankacılık devi Dexia’ya 4.7 gibi rekor bir çarpanla hisse devri gerçekleşti ve bankanın ana hissedarı Dexia oldu. 2012'de Hakan Ateş’in genel müdürlük görevi devam ederken banka 3’üncü kez el değiştirdi ve Rusya'nın en büyük bankası Sberbank 3.5 milyar dolar bedelle satıldı. Hakan Ateş'ın görevde olduğu üçüncü satış ve dördüncü el değiştirme, zorlu piyasa koşullarına rağmen 1 çarpana yakın bedel ile 15.48 milyar TL'ye Emirates NBD'ye devredilmesiyle oldu.
Recep Baştuğ kimdir?
Çukurova Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Recep Baştuğ, kariyerine 1989 yılında Garanti BBVA Teftiş Kurulu’nda başladı. 1995-1999 Kurumsal Şube Müdürü, 1999-2004 Ticari Bölge Müdürü, 2004-2012 yılları arasında da Ticari Bankacılık Pazarlama Müdürlüğü Koordinatörü olarak görev yapan Baştuğ, 2013-2018 yılları arasında ise Ticari Bankacılık ve Tüketici Finansmanından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.
Baştuğ daha sonra Ciner Grubu CFO'su ve Park Holding Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Bu görevlerinin ardından Eylül 2019 itibarıyla, Garanti BBVA Genel Müdürlüğü görevine atandı. Baştuğ 2024 Ağustos'unda görevinden ayrılmıştı.
İşte Hakan Ateş’in duygusal veda mektubu
Sevgili Denizciler,
Sizlere bugüne dek pek çok vesileyle hitap ettim; Bankamızın başarılarını, tarihe iz düşen kilometre taşlarını bu mesajlar aracılığıyla sizlerle paylaştım.
Ve şimdi, sıra geldi, 27 yılın, belki de en yoğun duygularla kaleme aldığım duyurusuna…
1997 yılı 1 Mayıs’ında, bir otel odasında kurmaya başladığım DenizBankımızda, Genel Müdür olarak devam ettirdiğim görevimi, 2024 yıl sonu itibarıyla Yönetim Kurulu’nda sürdürmek üzere yeni bir döneme adım atıyorum.
Bu satırları yazmak hiç kolay değil. DenizBank benim, özenle büyüttüğüm, üzerine titrediğim ve 27 yaşına getirdiğim evladım; gurur duyduğum eserim.
Geriye dönüp baktığımda görüyorum ki; Kaptanın Seyir Defteri’nin altın sayfaları çevirdikçe bitmiyor. İşte bu sayfalara, yeni başarıları, sizlerle birlikte; “iyi ki bir aradayız” dediğim o muazzam takımın ortak aklı ve ekip çalışmasıyla eklemiş olmak, benim en büyük şansım.
Ancak; veda etmediğimi, “yeniden merhaba” dediğimi, DenizBankımız için yeni bir yolculuğa yine birlikte devam edeceğimizi bilmenizi isterim.
Bu kurumun hikayesi, bildiğiniz gibi, otel odasında, tek hatlı bir telefon ve 2 milyon TL’lik sermaye ile başladı. Swissotel’in bir odasını ev, bir odasını ofis olarak düzenleyip; personelsiz ve şubesiz Bankamızın 0001 sicil no’sunu gururla aldım. Ne mutlu ki bugüne kadar saflarımıza katılan Denizcilerimizin tamamıyla son sicil numaramız 64 bin 367 oldu.
Tabii biz çekirdek kadromuzla ortak ideallerimize öyle kenetlendik ki; zaman içinde “aramıza katılan her yeni Denizci ile Bankamızı yeniden kurduk”; emeğimizi ve hayallerimizi birleştirerek durmaksızın, son sürat büyüttük. 27 yıl ya da 27 gün fark etmeksizin, bu kuruma hizmet eden her Denizcimiz ve Kaptanımız ortak aklımıza katkı sundu, bize yeni şeyler öğretti.
1997’den bugüne; harcını, çimentosunu, kumunu, elimizle, emeğimizle katıp kardığımız; geriye dönüp baktığımızda tarihçesindeki her aşamayı gururla hatırlayacağımız muhteşem eserimizi, işte bu güçlü takım ruhuyla hayata geçirdik.
Çok zor günlerimiz de oldu elbette. Ancak bu dönemleri, stratejik hareket etme, fırsatları görüp gerekli riskleri alma kabiliyetimiz, çevik yapımız ve zorluklardan daha da güçlenerek çıkma refleksimiz sayesinde, yani; azim ve cesaretimizle atlattık.
Öyle ki; çoğu bankanın şube kapatarak küçüldüğü ya da bankacılık sahnesinden silindiği 2001 krizinde, riski doğru yöneterek, satın aldığımız şube ve iştiraklerle, 1 yıl içinde 900 kişiden 4 bin çalışana çıktık. Avusturya, Moskova, Kıbrıs, Bahreyn yurt dışı bankalarımızın yanında, fona devredilmiş 178 banka şubesi ve Intertech’i DenizBank Finansal Hizmetler Grubu bünyesine kattık. Şu anda 15 bini aşkın Denizci ve Kaptanımızla tam yol ilerliyoruz.
Yüz binlerce çiftçi ailenin üye olduğu kooperatif bankası TarişBank’ı da yine o dönemde, kapanarak yok olmak üzereyken, bütün çalışanları ile satın aldık; köklü kültürü ve bilgi birikimini kendimize nakşettik. Bunlarla da yetinmedik; 2004 yılında, 2001 krizi sonrası halka arz edilen ilk banka olarak, arz miktarının 5,5 katı talep gibi büyük bir başarıyla dünya piyasalarına açıldık.
İlerleyen tarihlerde, Amerika’da kurumlar üstü bir kurum, regülatör olan ABD Yabancı Aktifler Kontrol Bürosu’nun (OFAC) Rusya’ya uyguladığı ve o dönem Sberbank hissedarlığında olmamız dolayısıyla bizi de etkileyen yaptırımlarla karşı karşıya kaldığımızda da, bu zorluğu el birliğiyle göğüsledik. Her zaman şükranla anacağım ekip çalışmamızla, hiç bir danışmanlık almaksızın, kendi dosyamızı hazırlayarak, 1 aydan kısa süre içinde yaptırımları iştiraklerimiz ve DenizBankımız için ortadan kaldırdık.
Yani kimsenin ihtimal vermediği anlarda, olanaksızlıkların içinde yıldız gibi parladık ve 81. sıradan, özel bankalar arasında beşinciliğe yükseldik. Sektörde çığır açan yenilikleriyle fark yaratan bir banka olmanın gururunu yaşadık.
Yine başarılı yönetimimizin sonucudur ki; 2006 yılında, Zorlu Grubu’nun hisselerini, halen koruduğumuz tarihi rekor çarpan olan 4.7 katına; bizi “en değerli mücevherimiz” diye tarif eden, Fransız-Belçika ortaklı Dexia Grubu’na sattık. Böylelikle 3 Milyar 250 milyon Doları net döviz olarak yüzde 100 katma değerle ülkemize kazandırdık.
2011’de global kriz Dexia Grubu’nu ciddi anlamda etkiledi ve hisselerimiz normalde 3 ayda bitecek işlemin bir aylık rekor süre zarfında başarıyla tamamlanması sonucu, 2012 yılında Rusya’nın en büyük devlet bankası Sberbank’a devroldu.
Ve 2019 itibarıyla da, Birleşik Arap Emirlikleri’nin devlet bankası Emirates NBD dönemimiz başladı. Kasım 2017’den itibaren 22 aya yayılan satış sürecimizde, pek çok zorlu aşamadan geçtik. Ancak azmimizi, inancımızı bir an yitirmedik. Hisse devri için gün saydığımız dönemde, konjonktür dalgalanmaları ve krizler nedeniyle anlaşmanın feshi noktasına gelmişken dahi, olanaksızlıklara değil, ne yapabileceğimize odaklandık. Nitekim, gerek Bankamız ekiplerinin gerek hissedarlarımızın yoğun çalışma ve emekleriyle, satış işlemimizi başarılı şekilde nihayete erdirdik.
Hatırlayanlarınız olacaktır; 31 Temmuz 2019 günü, hisse devri toplantımızda, “bu son olsun, bu son” notunu düşmüştüm. En son Kaptanlar Toplantımızda ise Emirates NBD dönemimizi, birlikteliğimizin 5. yılında, “DenizBank 5.0” olarak adlandırmıştık. Temennim, kurumumuzun yoluna, sizlerle beraber, Emirates NBD hissedarlığında sonsuza kadar devam etmesidir.
Bu vesileyle, Zorlu Grubu’ndan başlayarak çalıştığımız Fransa-Belçika, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri kültürlerinin tamamına, hissedarlarımızın da desteğiyle, hızla adapte olarak entegrasyon süreçlerimizi son derece kısa sürelerde tamamlamış olmamızın da altını çizmek isterim. Bunun püf noktası ise, kurumsal yönetişim ilkelerimiz oldu sevgili arkadaşlar. 27 yıllık tarihçemiz ve tecrübelerimizle sabit ki; hangi ülke ya da kültür olursa olsun; şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adalete dayalı bir anlayış, beraberinde mutlak başarıyı getiriyor.
Tarihçemizin burada es geçmek istemediğim birkaç kilometre taşı daha var. Onlar da yine yönetimimizin gücüyle; 2011’de sigorta şirketimiz Deniz Emeklilik’i, tarihin en yüksek çarpanı olan, defter değerinin 10 katı bedelle 256 Milyon Euro’ya devretmemiz ve 2013’te Citibank’ın Türkiye’deki tüm perakende operasyonlarını, 1518 kişilik personeli ve şubeleriyle, hiçbir müşteri kaybı olmadan iki ay içinde saflarımıza katmamızdır.
Biz bütün bunları başardık çünkü; ilk günden itibaren başkasının izinden gitmek yerine, kendi izimizi yaratmayı hedefleyen, savaşçı ve yenilikçi ruhlu bir kurum olduk. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruma vazifemizi; bize mevduatını emanet eden vatandaşlarımıza, sermayesini koyan hissedarımıza, kreditörümüze karşı sorumluluğumuzu daima en ön planda tuttuk.
Değerli arkadaşlar;
DenizBank, benim için bir banka olmanın çok ötesinde derin anlamlar taşıyor. Tarif et deseniz, doğru cümleleri kurabilir miyim; emin değilim. Ancak anahtar kelimeleri hepimiz biliyoruz; ortak akıl, takım oyunu, memlekete hizmet ülküsü, hisse senetleriyle beraber, hissi senetlere yatırım ve elbette “önce insan”.
2012 yılında gerçekleştirdiğimiz 15. Kaptanlar Toplantımızda, “DenizBank size ne çağrıştırıyor” diye sorduğumda, herkes hep bir ağızdan “insan” diye bağırmıştı. İşte bu yanıt, DenizBank’ın DNA’sına işlemiş kurum kültürü ve ruhunun özüdür; en kıymetli hazinemizdir.
Hatırlayanlarınız olacaktır; aynı toplantıyı, mesajımın ekinde de paylaştığım mektubu sizlere okuyarak kapatmış ve demiştim ki;
Bu yola beraber çıktığımız, ‘insan’…
Vardığımız yer ise, yine ‘insan’…
Özümüz, sözümüz ve işimiz, ‘insan’…
Bu kurumun DNA’sını belirleyen ‘insan’…
Yani, SEN…
Evet sevgili arkadaşlarım; özümüz, sözümüz ve işimizin ‘insan’ olduğu bu hikayede, bizi biz yapan ve farklı kılan, işte bu değerler oldu.
Biz kurulduğumuz günden itibaren, “herkese işi kadar yakın, işi kadar uzak” olduk. Hiç kimseye iltimas geçmedik; olduğundan daha aşağıda ya da daha yukarıda konumlandırmadık. “İşini iyi yapan her Denizci, bir Denizciyi daha iş sahibi yapar” dedik ve bunu misyon haline getirdik. Daha çok çalışanımızın olması gayesiyle değil, ülkemize ne katabiliriz düşüncesiyle, milli menfaatleri gözeterek çalıştık.
Öyle ki; bugün DenizBank’ın ekonomiye katkısını; üretime, kalkınmaya hizmet eden fayda bankacılığı yaklaşımını denklemden çıkarsak, ülkemizde finansmana muhtaç pek çok alanın eksik kalacağına emin olabilirsiniz. Bu toprakların her karışında bir şekilde izimiz, emeğimiz var.
Özetlemem gerekirse; ülkemizin geleceği için sahiplendiğimiz sektörlerin tamamında; turizm, denizcilik, eğitim, sağlık, altyapı, enerji ve sporda proje bankası olarak bugün itibarıyla yüzde 15’i aşkın payımız var. Toplam projelerde ve uzun vadeli kredilerde payımız, yüzde 10’un üzerinde. Türkiye’ye döviz getiren ve istihdam sağlayan turizmin finansmanında bir numarayız. Kimsenin cesaret etmediği bir dönemde sahiplendiğimiz, çiftçiyi tefecinin elinden kurtarıp onlara iş insanı kimliği kazandırmayı hedeflediğimiz tarımda özel bankalar arasında %52 pazar payımızla lideriz.
Bugün karlılıkta birinci olan Deniz Leasing ve Deniz Faktoringimiz, yurt dışındaki en büyük Türk bankası DenizBank AG, Rusya’nın önemli finans kurumlarından DenizBank Moscow, yine karlılıkta çok önde olan Deniz Yatırım, bir yıl içinde altıncı sıradan ikinciliğe yükselerek büyük ivme kazanan Deniz Portföy, yurtdışına teknoloji ihraç eden Intertech ve Deniz GYOmuz dahil, iştiraklerimizin tamamı sektörünün öncüsü konumunda. Bütün bunlar, son 20 yıldır dünyada da çok gündemde olan “çevik bankacılık” yaklaşımının, kuruluşumuzdan bu yana uyguladığımız “portal stratejisiyle” vücut bulmuş halidir ve övünç kaynaklarımızdır.
Diğer yandan; teknolojiyi iş birimlerimizin kalbine yerleştirmek hedefiyle hayata geçirdiğimiz Bilgi Sistemleri Yöneticileri (CIO ve Deputy CIO) yapılanmamız; “Ölçmezsen bilemezsin, bilmezsen yapamazsın” diyerek, Bankamızın bütün birimleri ve destek fonksiyonlarına nüfuz etmelerini sağladığımız Veri Bilimci arkadaşlarımız da yine çevik bankacılık yaklaşımımızın örnekleridir. Yatırım Bankacılığı tarafında organizasyon yapımızı, pazarlama ve satış yönetimi olarak ikiye ayıracak şekilde düzenlememiz ve son olarak, kırsal bölgelerde, Bireysel, KOBİ ve tarım portföylerimizin her birini, müşterilerin tamamına bütünsel hizmet verecek yapıya dönüştürdüğümüz Dinamik Bankacılık modelimiz de Bankamıza ve sektörümüze kazandırdığımız yeniliklerdir.
Sevgili Denizciler,
Birkaç paragrafa sığdırması son derece zor olan 27 yıllık bu tarihi, sadece finansal başarılarımızla değil, inşa ettiğimiz kültürle, hep beraber, biz yazdık!
Aile olma, bir arada durma duygumuzu hiç kaybetmeden, “çocuklarımızın çalışmasını hayal edeceğimiz o bankayı”, omuz omuza, takım oyunumuzun gücüyle biz oluşturduk. Kurumumuzdan yolu geçmiş, bizimle aynı yöne bakmış bütün Denizcilerimizin imzası var bu 27 yılda.
Bölgelerimizde, şubelerimizde, yeri geldiğinde eşlerinizden çocuklarınızdan ayrı kalarak, gece gündüz tek yumruk olup çalışan siz Denizci ve Kaptanlarımız olmadan bütün bunları başaramazdık. Hakkınızı ne yapsak ödeyemeyiz. Her birinize emeğiniz, alın teriniz ve fedakarlığınız için en içten duygularımla teşekkür ediyorum.
Yönetim Kurulu Başkanımız Mr. Hesham Al Qassim’ın, son derece çetrefilli geçen satın alma sürecimizdeki fikri takibinden başlayarak, Emirates NBD hissedarlığında faaliyet gösterdiğimiz 5 yıl içinde, en zorlu koşullarda dahi yanımda hissettiğim desteğinin, iş ilişkisinin ötesinde kurduğumuz yakın dostluğun ve her zaman ailenin ferdi gibi hissettirmesinin bende çok özel bir yeri var. Kendisine minnettarım.
Emirates NBD üst yönetimine de bütün destekleri için Grup CEO’muz Shayne Nelson nezdinde teşekkür ediyorum.
Ve yaşamımdaki bütün kalıcı değerleri bana öğreten değerli ailem; onlara her an, her dakika müteşekkirim. Azmin, cesaretin gücünü; asla vazgeçmemek ve yılmamak gerektiğini; rol yapmamanın, kendim olmanın değerini onlardan öğrendim. 27 yıllık yöneticilik görevimi de bu değerler ışığında gerçekleştirdim.
Sevgili babam Hüsamettin Ateş’in kulağıma küpe ettiğim bir cümlesi var; “Doğru olan kalıcıdır, asla yıkılmaz” der. Sizler için de temennim, bu kurumun 27 yıl içinde oluşturduğu, sağlam temel ve değerlerden sapmadan, doğru yolda ilerlemenizdir. Bankacılık mesleğini icra etmenin, memlekete katkı anlamındaki karşılığını asla unutmayınız; her gün masalarınızın başına bu idrakle geçiniz. Benimsediğimiz kurumumuz değerlerini yaşatınız.
Evet, şimdi bir dönüm noktasındayız. Biliyoruz ki; kurumların ömrü, insan hayatından çok daha uzun; hepimiz gelip, geçeceğiz. Ancak günün sonunda ortak gayemiz, kamuya mal olmuş DenizBank Finansal Hizmetler Grubu’nu sağlıkla yaşatmak; başarılarının üzerine yenilerini ekleyerek geleceğe taşımaktır. Çünkü DenizBankımız bize ekmek demek, aş demek; ülkemize yatırım, istihdam ve ihracat demek.
Biz, 1997’den bugüne sadece bir Banka değil, aynı zamanda Denizciler ve Kaptanlar olarak ilmek ilmek dokuduğumuz bir kültür oluşturduk sevgili arkadaşlar.
Bu kültürü, ömrümüz ve gücümüz yettiğince, aynı ahenk ve ışıltı içinde yaşatma kararlılığımızdan ödün vermeyecek; daha nice yıllar Kaptanın Seyir Defteri’ne altın sayfalar eklemeye devam edeceğiz.
Mesajımın en başında da söylediğim gibi; sizlere veda etmiyorum, yeni bir merhaba diyorum.
Denizciler; şimdi, yeniden, tam yol ileri!!!
Seçil Erzan davası
Kamuoyunda 'yüksek getirili fon' olarak bilinen 'ponzi' vakasına ilişkin Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve eski yardımcısı Mehmet Aydoğdu hakkında, eski Denizbank yöneticisi Seçil Erzan ile ortak hareket ettikleri iddiası ile hazırlanan iddianamede, şüphelilerin 72 yıldan 240 yıla hapsi istenmişti. Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Selçuk İnan, Emre Çolak, Fatih Terim'in kızı Buse Terim ile eski eşi Volkan Bahçeli gibi isimler, Ateş hakkında şikayetçi olan ve kamuoyuna mal olmuş kişiler arasındaydı.