Ermeni ustaların parıltılı mirası

Osmanlı'da altın ve gümüş kuyumculuğunu bir sanata dönüştüren Ermeni ustaların tarihte izini sürdük. Osmanlı'nın kendine özgü mücevhercilik üslubunun gelişmesinde katkısı olan ustalara ve eserlerine göz attık.

Ermeni ustaların parıltılı mirası

ZEYNEP ELİF YAĞMUR

Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca birçok farklı etnik ve dini gruba ev sahipliği yapmış büyük ve çok kültürlü bir imparatorluktu. Bu çeşitlilik, farklı kültürlerin ve zanaatların bir arada gelişmesine olanak tanımıştır. Osmanlı’nın kendine özgü mücevhercilik-kuyumculuk üslubunun şekillenmesinde Ermeniler özel bir yere sahip olmuştur. Kuyumcubaşı ve sarraflar Ermenilerden seçilmiş, hanedan üyeleri bunların işlediği mücevherlerle süslenmişlerdir. 

Eşine az rastlanan kıymetli taşlar yüzyıllardır hep Ermeni ustaların ellerinde şekillendi. Mücevhercilik onlar sayesinde nadide bir meslek haline geldi bu topraklarda. Kapalıçarşı var olduğu günden bu yana en değerli sadekarcı, mıhlamacı ve cilacı onlar arasından yetişti. Bugün sayıları azalsa da Kapalıçarşı'daki hanlarda Ermeni ustalar mesleklerini icra ediyor. 

Osmanlı'da sarraflığın tarihine baktığımızda baktığımızda yine Ermeni ustaları görüyoruz. Özellikle XVIII. ve XIX. yüzyıllarda meslek tümüyle Ermenilerin tekelindedir.  I. Abdülhamit döneminde Ermeni kuyumcular elmas ve diğer değerli taşların tasarımı konusunda da büyük ün yapmışlardı.

Düz dönemi darphane imalatı olduğu tahmin edilen altın, pırlanta, elmas ve yakut setli nadide Osmanlı tacı. 

KUYUMCULUĞA MERAKLI İKİ PADİŞAH

Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul’da kuyumculuk işleri özellikle Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde gelişmiştir. Gençliklerinde bu zanaatı öğrenmiş olan iki padişahta imparatorluklarında kuyumculuk zanaatının yaygınlaşması için çaba göstermişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman, başkentte kuyumculuk zanaatını geliştirmek için, Vanlı kalabalık bir grup Ermeni kuyumcuyu 1534’de İstanbul’a getirmiştir

Bu dönemde Ehl-i Hiref-i Hâssa Teşkilatı’nda çalışan “Hoca Mercan”, Kanuni dönemi İstanbul Kadı Sicilleri’nde adı geçen Ermeni kuyumcu “Yonoz Tanrıvirmiş”, Kanuni’ye bayram hediyesi sunan kuyumcu Maksud Ali, kuyumcu Mircan, kuyumcu Murad gibi isimler, erken dönem Osmanlı kuyumculuğunda Ermeni kuyumcuların varlığına işaret ediyor. 

Evliya Çelebi’nin, kesin bir tarih vermemekle birlikte, mücevher yapan kuyumcu esnafı (“Esnâf-ı Zergerân-ı Cevahirciyân”) içindeki en değerli ustalar arasında Ermeni Bedros’un adını sayması da bu durumun daha sonra da devam ettiğini gösteriyor. 

19. yüzyıl. Papağan şeklinde tasarlanmış hareketli broşun üzeri takriben 5-6 karat elmas, eski kesim pırlanta, yakut ve zümrütlü.

Ermeni kuyumcular daha sonraki padişahlar döneminde de etkinliklerini giderek artırmış ve sorguç, çelenk, taç, tirkeş, broş, kemer, bilezik, yüzük, yelpaze, koşum takımı, nişan, madalya, gülabdan, buhurdan, şamdan, şekerlik, fincan zarfı, asa, ayna çerçevesi, sigara kutusu, beşik gibi hem takı hem de gündelik kullanım eşyalarına kadar yayılan geniş bir yelpazede kuyumculuk eserleri üretmişlerdir.

Düzyan (Düzoğulları) ailesi

Osmanlı dönemi Ermeni kuyumculuğunun en önemli ailelerinden biri Düzyanlar.. Düzyanlar hem Darphane-i Amire’deki etkinlikleri hem de III. Ahmed döneminden itibaren Osmanlı sarayına yaptıkları işler nedeniyle öne çıkmaktadır. Bu aile XVIII. yüzyıl boyunca imparatorlukta para basma işini elinde bulundurmuştur. Kuyumculuğun yanı sıra değerli taş ticaretinde de etkin olan aile hem ustalıkları hem de yabancı mücevhercilik üsluplarına aşinalıkları nedeniyle Osmanlı padişahlarının yabancı devlet adamları için yaptırdığı pek çok hediyeyi de ya bizzat yapmış ya da yapım sürecinin denetimini üstlenmiştir.

 

Abdürrahim Muhib Efendi tarafından Napoléon’a sunulan mücevherli sorguçlar, tuğralı mineli kutular; Fransa imparatoriçesi Eugénie’ye yapılan gerdanlık; İngiltere kralı III. George ve oğullarına hediye edilen elmaslarla süslü meç ve kılıçlar; Kraliçe Victoria ve eşi Prens Albert’a verilen hediyeler; III. Selim’in Rus Çarı’na gönderdiği mücevher sorguç; Abdülmecid’in Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph’e hediye ettiği Mecidiye Nişanı ve eşi İmparatoriçe Elisabeth’e hediye ettiği pırlantalı gerdanlık; Napoléon Bonaparte’ın elçisi Horace Sebastiani’ye verilen mücevher kutu; Rus elçisine verilen mücevherli nişanlar; Fas Hâkimi ve İspanya hükümdarına gönderilen elmasla süslenmiş asa, sorguç, altın donanmalı gaddare vd. Düzyan ailesinin yaptığı işlerin bazılarıdır.

1856'da Kırım Savaşı'ndaki desteklerinden dolayı Sultan Abdülmecit tarafından Kraliçe Victoria'ya hediye edilen elmas püskül broş.

Mücevherlerle süslü saat ve silahlar

Kuyumculuğun yalnızca takı ya da süs eşyalarının üretimiyle sınırlı olmadığına, günlük hayatın çeşitli alanlarında kullanılan eşyalara daha özel bir kimlik ve değer kazandırmak için de Ermeni ustalar kullanılıyor. Dönemlerinin tanınmış ustaları olarak bilinen Babayanlar, Kapamaciyanlar, Nişastacıyanlar, Arabyanlar vd. ustalar kuyumculuk alanının kapsadığı zengin saha içerisinde, özellikle Batı’yla kurulan kültürel-sanatsal ilişkilerin artmasına paralel olarak Osmanlı’da da gelişen saatçiliğin en parlak ürünlerini yarattığı görülüyor. Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden Levon Mazlumyan da özellikle oturtma masa saatleri alanında öne çıkan ustalar arasındadır. Çok yönlü bir kuyumcu olan Levon Mazlumyan’ın 20. yüzyıla ve Cumhuriyet’in ilanından sonrasına da uzanan işleri arasında en dikkat çekici olanı ise TBMM tarafından Latin harflerine geçiş nedeniyle Mustafa Kemal Paşa’ya hediye edilmek üzere sipariş edilen ve yaklaşık yedi ayda yaptığı anıtsal levhadır.

(Bu yazıdaki bilgiler Arsen Yarman imzalı "Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular" kitabından derlenmiştir).