Gaudi’nin şehri BARSELONA

En çok özendiği yapıtını incelerken tramvayın altında kalıp ölen ünlü mimar Antoni Gaudi’nin hazin sonu, Barselona’nın adeta kaderini değiştirdi. Sagrada Familia, Park Güell, Casa Mila ve sayısız eserle Barselona hala Gaudi’nin şehri olma özelliğini taşıyor. Milyonlarca ziyaretçinin akın ettiği bu mekanlar yanında, kentin sokaklarından hayat fışkırıyor.

Gaudi’nin şehri BARSELONA

ORHAN ÜNAL

Milyonlarca kişinin ziyaret ettiği Barselona’nın bir turizm markası olmasında en büyük katkı kimindir diye soranların aklına hemen Mimar Antoni Gaudi gelecektir. Mimarlıkta zarif dekoratif süslemelerinin öne çıktığı Art Nouveau akımının İspanyadaki öncüsü Katalan mimar Antoni Gaudi, bu şehre birkaç eserden daha fazlasını vermiş. Bitmeyen kilise olarak tanımlanan ve 100 yılı aşkın süredir inşaatı devam eden Sagrada Familia Bazilikası, Park Güell, Pala Güell, Casa Calvet ve Cripta de la Colonia Güell gibi eserlerinde kendine özgü yorumları ve izleyenleri masal diyarına götüren süslemeleriyle Gaudi, yüz yıl öncesinden Barselona’nın kimliğine yön veriyor. Gaudi’nin zaman içinde artan popülerliği, Barselona için bir tür turizm pazarlaması sürecine dönüşmüş durumda. 1992 Olimpiyatlarına kadar sıradan bir Akdeniz kenti olan Barselona, bugün milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bir destinasyon. 

 

Bitmeyen kilisenin uzayan öyküsü

Ünlü eseri Sagrada Familia’nın hala bitirilmemesi Katalanlar’ın yavaşlığı yanında, kilisenin bu adla kazandığı küresel unvana da bağlanıyor. Düşünsenize 100 yılı aşkın süredir bitmeyen kilisenin öyküsünü dinleyip, Barselona’ya geliyorsunuz. Ziyaretiniz içinde deniz-kum-güneş ve müzelerden önce Gaudi’nin eserlerini görmeye gidiyorsunuz. İşler öyle bir hale gelmiş ki, online bilet veya randevu almadan Park de Güell gibi yerlere girebilmeniz çok zor. Meşhur kiliseyi gezebilmek için ise saatlerce sıra beklemeniz gerekiyor. Üstelik önceden aldığınız biletlere rağmen. Dünyada çok az şehrin başına gelebilecek bir hikaye sayesinde Barselona bugün çoğumuzun görmek istediği yerlerin başında geliyor. 

 

Güell Parkı’nı görmeden gitmeyin

Peki nedir bu hikaye? Barselona’ya neden Gaudi’nin şehri deniyor? Sonda söylenecek şeyi baştan dile getirmek gerekirse Antoni Gaudi’nin hazin sonu, Barselona için parlak bir geleceğin başlangıcı oluyor. 1852 yılında Katalonya’nın Reus şehrinde doğan Gaudi, demircilikle geçinen bir ailenin beşinci ve son çocuğu olarak dünyaya gelir. Küçük yaşlardan itibaren romatizmaya bağlı yürüme problemleri, onu günlük hayattan koparıp eve hapseder.  Aldığı mimarlık eğitimi sonrasında, yaşayamadığı çocukluğu eserlerine yansıtan Gaudi, kısa sürede ülkenin zengin ailelerinin dikkatini çeker. Kimi zaman süslü bir pasta, kimi zaman bir oyuncak kimi zaman da çocuk bahçesini andıran yapılarının bugün ziyaret edenleri etkilemesinin belki de en önemli nedeni budur. Çocuksuluk ve masumiyet. Katalan milliyetçiliğine hayatını adayan Gaudi’nin bu kadar önemli yapıtları miras olarak bırakmasında şüphesiz, Güell ailesiyle tanışmasının etkisi büyük olur. Bu birliktelik sayesinde, Park Güell ve evi dahil olmak üzere Barselona’nın bugünlerine miras kalacak bir hazine bırakılır. Park, Güell için şahane bir mimari yanında muhteşem bir manzara sunuyor.

 

Gaudi’nin öldüğü yerden Sagrada Familia’yı izlemek

Gelelim hikayenin sonuna, ömrünün sonlarına doğru daha fazla dindarlığa yönelen Gaudi, en önemli eseri Sagrada Familia’nın inşası için kendini adeta inşaat alanına kapatır. Hayatının belki de son 20 yılını bu esere adar. Barselona’yı ziyaret edenler, yapıya yaklaştıkça detaylardaki inceliği ve neden bu kadar uzun bir yapım aşamasına sahip olduğunu anlayabilirler. Kiliseyi incelerken, muhtemelen Gaudi’nin öldüğü yerde de duruyor olabilirsiniz. Çünkü Antoni Gaudi, eserini titizlikle incelerken bir tramvayın altında kalır. Üzerinde eski kıyafetler olduğu için bulanlar, onu dilendi zanneder. Bu yüzden müdahalede geç kalınır ve ünlü mimar hayatının son günlerini adadığı eserinin önünde yaşamını kaybeder. Anlayacağınız üzere, Gaudi sadece eserleriyle değil hikayesiyle de Barselona için unutulmaz bir isim. Kenti gezerken, eserleriyle birçok yerde karşılaşmak mümkünken, onun etkisinde kalan birçok mimarın yapıtlarında da Gaudi’nin izlerini bulabilirsiniz. Bu nedenledir ki, Barselona mimariye en uzak isimleri bile kendine çekerek Art Nouveau akımının ne olduğunu ziyaretçilerine öğreten bir şehir.

 

La Ramslas’tan Kolomb heykeline hırsızlarla dolu bir cadde

Gelelim Barselona’yı yaşamaya. Tabii ki kentin kalbi Katalunya Meydanı’nda (Plaça De Cataluya) atıyor. Bu geniş alanın hemen yanında, dünyaca ünlü La Ramblas caddesi ile karşılaşıyorsunuz. Hediyelik eşyalardan, tapas tadım yerlerine kadar onlarca ufak dükkanın arasından gezintiye çıkabileceğiniz bir cadde burası. Ayrıca en sık hırsızlık olaylarının yaşandığı yerden bahsediyoruz. Binlerce turiste tatili zehir eden hırsızların ilgi alanında önce telefon sonra da cüzdanınız varsa aman dikkat. Her ne kadar ilk kez gelenler beklentiyi çok yükseltse de cadde ünlü Kristof Kolomb anıtında son buluyor. Her ne kadar Hindistan’a gitmeye çalışırken Kuzey Amerika’yı keşfetmiş olsa bile, Kristof Kolomb’un demirden yapılma 60 metrelik heykeli La Rambla bölgesinde dikili. Hatta orijinalliği korumak için heykelin gösterdiği yön bile yanlış. Heykel 1888 yılında Kristof Kolomb’un anısı için dikilmiş çünkü Amerika’yı keşfettikten sonra Kolomb’un döndüğü liman Barselona Limanı’ymış. Heykelin içinde heykelin tepesine çıkmanıza yardımcı olacak bir asansör de var. Bu sayede Barselona’yı bir uçtan bir uca 360 derecelik bir açıyla gözlemlemeniz mümkün. Heykele sırtınızı verip karşıya geçince yine Barselona’nın sıkça ziyaret edilen marina bölgesine geliyorsunuz. Denizi özleyenler, uzun yürüyüşleri sevenler için harika bir alandan bahsediyoruz. Kahvenizi yudumlayacağınız mekanların yanında, kenti yukarıdan görebileceğiniz teleferik de sizleri bekliyor. 

 

Gotik ara sokaklar Katalan şarkıcılarla dolu

Sahil şeridinden yine Katalunya Meydanı’na dönmek için, La Ramlas yerine sağındaki ara sokaklara girmenizi tavsiye ederim. Yüzlerce butikten birçok el yapımı hediyelik alabilir, Katalan tapas ve peynirlerinden de tadabilirsiniz. Özerk bölge olan Katalunya Meclis binasını görünce şaşırmayın çünkü bakanlar dahil olmak üzere ülke yöneticilerinin merkez binasının çevresinde herhangi bir koruma yok. Cuma ve cumartesi akşam üstleri ülkelerinin bağımsızlığı için gösteri yapıp sessizce dağılan Katalanları izlemek de ilginç bir deneyim olacaktır. Bu mekanlar aynı zamanda sayısız sokak şarkıcısına ev sahipliği yapıyor. Burada müziğin ritmi bir başka hissediliyor. Alışveriş yapmak isteyenler için ünlü İspanyol markalarını söylemeye gerek yok. Farklı mağazaları hemen her yerde bulabilirsiniz. Öte yandan, ünlü Passeig de Gracia caddesinde hem Antoni Gaudi’nin eserlerini, görebilir hem de alışveriş yapabilirsiniz.