Hiç pişman olmayan madenci: Zuhal Mansfield

Zuhal Mansfield başarılı bir girişimci ve iş kadını. Hong Kong’da yaşarken Türk mermer sektörü için emek vermiş ve bugünün Uzak Doğu pazarının temellerini atmış. Hong Kong’da “Lady Dragon” yani “Ejderha Kadın” lakabını almış. Türk ve Çin inanışında ejderha bereketin, bolluğun ve iyiliğin sembolü olarak görülür. Mansfield, anılarını kaleme aldığı “Sor Bi Pişman mıyım?” kitabında okuru Avustralya’dan Afrika’ya, Kanada’dan Sibirya’ya uzun bir yolculuğa çıkarıyor.

Hiç pişman olmayan madenci: Zuhal Mansfield

MURAT CEM

“Anı yazmak ölümün elinden bir şey kurtarmaktır” der Andre Gide. Zuhal Mansfield de “Sor Bi Pişman mıyım?” kitabıyla anılarını ölümsüzleştiriyor. Zamanın acımasızlığına ve hafızanın zayıflığına karşı tecrübesini ve bilgisini cümlelere döküp yaşadıklarını tüm içtenliğiyle paylaşıyor. Söz uçsa da yazı kalıyor. 

Kitabı okurken sadece anılar toplamıyla karşılaşmıyoruz. Yazarın renkli hayatı ve yaşam enerjisi sayfalara yansıyor. İçtenlikle kaleme alınmış ilham verici bu kitapta aynı zamanda uluslararası dış ticaretin mutfağı ve o mutfaktaki tuzaklar ve püf noktalarına dair hakiki bilgiler yer alıyor. Öte yandan Doğu Akdeniz’deki küresel çekişmeyle Mars’taki yaşam arayışları arasında bağlantılar kuran bir hukuk, uluslararası ilişkiler ve gelecek vizyonu da rehberlik ediyor okura.

Anlatılanları, yazılanları değerli kılan biraz da Zuhal Mansfield’in yaşamında gizli. Biyografisine baktığımızda dünya ticaretinin ortasında bir iş kadını ve seyyahla karşılaşıyoruz. Halkımızı yasa boğan depremler “Bir gün uyanacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vakit kalmamış olacak” sözünün ne kadar doğru olduğunu bize bir kez daha hatırlatırken, Zuhal Mansfield, 122 ülkeye ayak basarak birçok hayalini gerçekleştirmiş olmanın huzurunu kitabına yansıtıyor. 

Maden alanında çalışan ve pek çok ülkede pek çok iş insanı ile ticaret yapmış bir iş insanı olan Mansfield için bir dönem yaşadığı Hong Kong’da “Lady Dragon” yani “Ejderha Kadın” ismini yakıştırmışlar. Uzak Doğu dövüş sanatlarının dünyaca ünlü ismi Bruce Lee için “Dragon” denildiğini düşününce Zuhal hanımın zorluklar karşısında ne kadar ısrarcı olduğu da ortaya çıkıyor. Aslında Türk ve Çin inanışında ejderha bereketin, bolluğun ve iyiliğin sembolü olarak görülür. Eminiz ki; okurlar da mutlaka, Zuhal hanımın yaptığı iyiliklerin karşılıksız kalmaması olarak yorumluyordur bu lakabı. 

Zuhal Mansfield, aynı zamanda bir anne, bir evlat, bir radyo-televizyon programcısı, ticari bir diplomat ve bir ortak. Üç yüzden fazla konferans ve panelde konuşmacı olmuş. Çalışma hayatındaki azmiyle birçok kişiye cesaret verirken, kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alabilmesi için de çalışmış. 1985 yılından beri madencilik sektörünün önemli bir temsilcisi. Başta doğal taş ve diğer madenler olmak üzere hem üretim hem de ihracat yapıyor.

Niçin anılarını kaleme aldığını açıklarken herkesi etkileyecek bir kelime, bir anı, bir kitap mutlaka vardır. Benim ulaşamadığım yerlere belki bu kitabım ulaşabilir” diyor. Kitabında okuru, Hong Kong’dan Rarotonga Adası’na, Avustralya’dan Afrika’ya, Kanada’dan Sibirya’ya, altın madenlerinden mermer ocaklarına uzun bir yolculuğa çıkarıyor. 

Son söz olarak “Sor Bi Pişman mıyım?”ın satışından elde edilecek gelirin annesiz ve babasız çocuklar için harcanacağını da not düşmüş olalım. 

ALTI ÇİZİLİ SATIRLAR

122 ÜLKEYİ GEZME ŞANSIM OLDU

İskenderun’da doğdum; Diyarbakır’dan Denizli’ye, Ankara’dan Niğde’ye pek çok şehrin, bölgenin kültürünü alma şansım oldu. Erken evlendirildim ve üniversite eğitimimi bırakıp farklı hayatları görmek üzere yurtdışına gittim. Cebimde 1.200 dolar vardı. Uzun yolculuğun başlangıcı Kuzey Işıklarından başladı. İsveç Stockholm’de başlayan bu yolculuk beni Botsvana’daki elmas, altın madenlerine kadar götürdü. İşte madencilikle ilk tanışmam burada oldu. Gezgin ruhum ve farklı kültürlere olan merakım sayesinde 122 ülkeyi görme şansım oldu.

GEZİN GÖRÜN, ÖĞRENİN, ZENGİNLEŞİN!

Sahraaltı Afrika’da yirmi ülke gezdim. Daha sonra bu sayı elli üçe kadar çıktı. Afrika’nın Burkina Faso hariç her ülkesini gezdim. Hepinize tavsiye ederim. Afrika’nın sunduğu fırsatları görmek, hissetmek için veya sadece günbatımında fillerin su içmeye gidişlerini ve suya girdikleri anı seyretmek için bile olsa gidip görün derim.

Hayatı evlilik, çocuk, iş ve standardı yakalamak gibi temel yolculuklarla sınırlamayın. Hepinizin öyle ya da böyle gitmemek için bin bir engeliniz olabilir ama tek bir tane özrünüz olamaz. Tüm gençlere tek tavsiyem bu: Gezin, görün, öğrenin. Zenginleşin. İmkanınız varsa THY’nin uçtuğu her yere gidin.

YERİNDEN MEMNUN OLMAYANLARA TAVSİYEMDİR

İsveç, hayatımda hayal bile edemeyeceğim deneyimleri yaşama fırsatı sundu. Orada bir ömür yaşar mıydım? Hiç sanmıyorum. Onca buz, onca ışık veya sonu gelmez karanlık günler Akdenizli ruhuma uymuyordu. Yine yüreğime “git” düşmüştü, ağaç değildim ya... Yerinden memnun olmayanlara tavsiyemdir. Yer değiştirin, her ne olursa olsun mekan değiştirin. Sizi mutlu etmeyen her şey sizi öldürür. Risk alın; her neyse ne, vazgeçin ama asla pes etmeyin. Hayat çare ummayanlara çaresizlik, çare arayanlara çözüm sunar. Tecrübeyle sabittir.

YETENEKLER KÜRESEL, FIRSATLAR YERELDİR

Sosyolojinin kurucusu kabul edilen İbni Haldun “Coğrafya kaderdir” der. Diğer taraftan psikolojinin kurucuları arasında gösterilen A. Sigmund Freud ise yedi asır sonra “Anatomi kaderdir” diye ona cevap verir. Günümüzde, karşı çıkanlar olduğu gibi, iki görüşü de destekleyenler çoktur. Yani kader tartışması kaderimiz oldu. Oysa ki; tartışanların karakterleri, kaderleri oluyor. Benim görüşüm ikisinden de farklı; “Yetenek küresel, fırsatlar yereldir”. Sonuçlarına da “kader” diyoruz!

Sor Bi Pişman mıyım

Zuhal Mansfield

Kronik Kitap

304 sayfa