İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…

Dünyaca ünlü heykeltıraş Fernando Botero Angulo, insanları ve figürleri abartılı bir şekilde tasvir ettiği için, Sanatın Munzur Çocuğu olarak anılıyordu. 15 Eylül 2023’te 91 yaşında aramızdan ayrıldığında arkasında yüzlerce eser bıraktı. Bu dünyadan gülümseyerek geçen Botero’nun eserlerine dünyanın hemen hemen bütün şehirlerinde rastlayabilirsiniz. Gelin size İzmir’de başlayan, Bogota’ya uzanan Botero’nun hikayesini anlatalım.

İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…
Botero'nun heykellerine, resimlerine dünyanın hemen hemen her ülkesinde, her coğrafyasında ulaşabilirsiniz. Barcelona’daki Kedi’yi, Erivan’da da görmeniz mümkün. Singapur’da, Kudüs’te, Madrid’de, Monako’da, Londra’da, Seattle’da, Medellín’de... Hatta İzmir’de.
İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…
İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…
İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…
İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…
İzmir’den Bogota’ya Botero’nun izinde…

KERİM ÜLKER

Onun heykellerine, resimlerine dünyanın hemen hemen her ülkesinde, her coğrafyasında ulaşabilirsiniz. Barcelona’daki Kedi’yi, Erivan’da da görmeniz mümkün. Singapur’da, Kudüs’te, Madrid’de, Monako’da, Londra’da, Seattle’da, Medellín’de... Hatta İzmir’de. Gazeteciliğimin ilk yıllarında konakladığım Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı otellerinden olan İzmir’in Swiss Büyük Efes Oteli’nin bahçesinde birbirinden ilginç eserleri bulabilirsiniz. İtalyan sanatçı Rabarama’nın Carrera mermerinden yaptığı çarpıcı eseri “Giyotin” ve İngiliz heykeltıraş Antony Gormley’in demirden yapılmış kübist tarzda omuz duruşu yapan adam heykeli. Bir de Türkiye’de sadece işte bu bahçede duran Botero’nun 2,5 metre boyundaki “Atlı Adam” heykeli...

15 Eylül’de hayatını kaybeden sanatın hınzır çocuğu Fernando Botero Angulo’nun izinden Kolombiya’ya gittiğimde aklımda da işte bu 2,5 metre boyundaki hınzır tasarımlı heykel vardı. Kahvesiyle, uçsuz bucaksız yeşilliğiyle, dünyanın en farklı hissettiren kentlerinden biri olan Bogota’ya ayak bastığımda Latin dünyasının en önemli sanatçısının konuğu oldum. Önce biraz, sonsuzluğa uğurladığımız Botero’nun hayatındaki dönüm noktalarından bahsetmekte fayda var. 

19 Nisan 1932’de Kolombiya’nın en meşhur kentlerinden Medellín’de at sırtında seyahat eden satıcı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen Botero, belki de bahçedeki atta babasını şekillendirmişti bizlere. Dört yaşındayken, babasını kalp krizi nedeniyle kaybeden Botero’nun sırtında ailesinin yükü kalmıştı. Annesiyle birlikte daha küçük yaşlarda terzi çıraklığı yapan Botero, Medellín’deki ilk eğitim sürecine Bolivar Cizvit Okulu’nda burslu olarak başladı. Amcasının ısrarıyla matador okulunda eğitim gören Botero, 1948 yılında, yani henüz 16 yaşındayken ilk illüstrasyonlarını kentin önemli gazetelerinden El Colombiano’nun ekinde yayınlandı, karma sergilerde ilk eserleri vitrine çıktı. 1951’de Bogota’ya taşınan Botero, San Fernando Akademisi’ne katılmadan önce sanatsal ilgi alanlarını desteklemek için gazete illüstratörü olarak çalıştı, eserleri Bogota’daki Galeria Leo Matiz’de görücüye çıktı.

 

Şehir şehir, ülke ülke, müze müze dolaşan bir hayat

Eserlerine hınzırlık katmaya başlayan Botero, 1952’de galeriden elde ettiği kazançla Avrupa’ya yelken açtı. Önce Barselona, ardından Madrid’e geçti. Madrid’de Academia de San Fernando’da okudu. Botero’nun tek bir hobisi var. Geçmişe yön veren ünlü sanatçıları izleyerek, gözlemlemek. Madird’de de Goya ve Velazquez’in eserlerini kopyaladığı Prado Müzesi’ni sık sık ziyaret ederek başladı bu alışkanlığına. Ardından yine yollara düştü, ertesi sene Paris’e taşındı. Burada da hiç vazgeçmediği alışkanlığıyla yaşadı. Zamanının çoğunu Louvre’daki eserleri inceleyerek geçirdi. Sanatın göç ederek yaşayan en önemli isimlerinden olan Botero, 1953’ten 1954’e kadar Floransa’da yaşadı ve Rönesans ustalarının eserlerini inceledi. İşte Fernando’yu Botero yapan da bu göç oldu. Hayatının sonuna kadar Monako’da yaşaya Botero’nun ilginç bir alışkanlığı daha vardı: yılın bir ayını illa ki doğduğu kentte; Medellín’de geçiriyordu.

Oğlu Savunma Bakanı oldu

1964 yılından itibaren heykele yönelen Botero, bu alandaki ilk eseri Küçük Baş (Piskopos) adlı yapıtını aynı yıl tamamladı. Botero’nun hayatında en önemli dönüm noktalarından biri evlilikleri oldu. İki kez evlendi. İlk eşi Kolombiya Kültür Enstitüsü’nün (Colcultura) Müdürü olan Gloria Zea, ikincisi ise Yunan heykeltıraş Sophia Vari’ydi. İlk eşinden doğan Fernando Botero Zea, Kolombiya’nın ünlü siyasi yüzlerinden biriydi. Hatta 10 Haziran 1995’te oğlu Savunma Bakanı olduğunda Medellín’deki Plaza San Antonio’da sergilenen bronz heykellerinden birinin altına 10 kilogram dinamit içeren bir bomba yerleştirilmiş, katliamda 23 kişi hayatını kaybetmişti. Dehşete kapılan sanatçı Botero, hasarlı heykelin “ülkenin aptallığının ve suçluluğunun bir anıtı” olarak yerinde bırakılması gerektiğine karar verdi ve yanında durması için sağlam bir kopyayı bağışladı.

Şişman Mona Lisa

Gelelim Botero’nun eserlerine... Çalışmalarını natürmortlar ve manzaralarla süsleyen Botero, resimleri ve heykelleri, orantısal olarak abartılı veya kendisinin bir zamanlar bahsettiği şekliyle “şişman” figürlerle birleştiriyordu. Botero, eleştirmenlerin sıklıkla adlandırdığı şekliyle bu “büyük insanları” nasıl kullandığını şu şekilde açıklıyordu: “Bir sanatçı, nedenini bilmeden belirli biçimlerden etkilenir. Bir pozisyonu sezgisel olarak benimsersiniz; ancak daha sonra bunu rasyonelleştirmeye, hatta haklı çıkarmaya çalışırsınız.” 

Yılda yalnızca bir ayını Kolombiya’da geçirmesine rağmen, “yaşayan en Kolombiyalı sanatçı” olarak gören Botero’nun çizgisi geçmişte ve anlarda gizliydi. Da Vinci’ye hayranlık duyan Botero’nun Mona Lisa’sı hala Bogota’daki Mouseo Botero adlı müzede onlarca eserin arasında yer alır.

Eşini 4 ay önce kaybetmişti

ABD’nin Irak Savaşı’nda işlediği ihlalleri Abu Ghraib eseriyle simgeleyen Botero, 2000 yılında Botero, Chagall, Picasso, Robert Rauschenberg ve Fransız empresyonistlerin eserleri de dahil olmak üzere 123 eserini ve kişisel koleksiyonundan 85 parçayı Bogota’daki kapısından girerken heyecanlandıran Museo Botero’ya bağışladı. Botero’nun ikinci evliliğinden de bahsetmek gerekiyor. Zira bu hayatının da ikinci büyük kırılımıydı. İlk eşini trafik kazasında kaybeden Botero, 1978 yılında bu kez Yunan ressam ve heykeltıraş Sophia Vari ile hayatını birleştirdi. İstanbul dahil birçok kentte sergiler kuran, eserleri görücüye çıkan Vari, 5 Mayıs 2023’te Botero’nun hemen yanında hayatını kaybetti. Botero’dan tam da 4 ay önce. Botero ile birlikte geride onlarca eser, sonsuz muzırlık bırakarak.