Yapay Zeka'dan Oytun Erbaş'a yanıt: Et mi kuru fasulye mi?
Asgari ücret ve ekonomik yaşam üzerine tartışmalı açıklamalar yapan Prof. Dr. Oytun Erbaş, "Fakir hayat en sağlıklı hayat" ve "Kuru fasulye de protein, et de protein" ifadeleriyle büyük tepki topladı. Empati eksikliğiyle eleştirilen bu söylemler, bilimsel gerçeklerin hassasiyetle ifade edilmesinin önemini bir kez daha gündeme getirdi.
Prof. Dr. Oytun Erbaş’ın TV100 ekranlarında yayınlanan "Buket Aydın Soruyor" programında yaptığı açıklamalar, sosyal medyada geniş çaplı tartışmalara neden oldu. Erbaş’ın asgari ücret ve ekonomik yaşam üzerine söyledikleri, birçok kişi tarafından eleştirildi. Erbaş’ın ifadelerini ve yapay zekaya sorduk.
Oytun Erbaş ne dedi?
2025 yılı asgari ücretinin yüzde 30 zamla 22 bin 104 lira olarak açıklandığı günün akşamında program konuğu olan Oytun Erbaş, insanların ekonomik yaşam tarzlarına ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Üç yüz metrekare evim olsun, daha şu olsun, şunu yiyeyim, bunu yapayım. Bunun sonu yok ki. Bugün kuru fasulye de protein, et de protein aynı. Onun için mütevaziliği öğrenmeniz gerekiyor. Bunun sonu yok."
"Fakir hayat en sağlıklı hayat" diyerek tartışma yaratmayı sürdüren Erbaş, "Bakın asgari ücret elli de olsa elli verin yine elli harcar insanlar. Yüz verin yüz harcarlar. Bunun sonu yok ki. Ben her zaman söylerim. Fakir hayat en sağlıklı hayat. Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler" şeklinde konuştu.
Yapay zeka’nın yorumu
Oytun Erbaş’ın açıklamaları birçok açıdan değerlendirilebilir. İşte bazı önemli noktalar:
Tepkiler haklı mı?
Evet, tepkiler büyük ölçüde haklı. Çünkü bu tür ifadeler, ekonomik zorluklar yaşayan bireylerin gerçeklerini ve duygularını anlamaktan uzak bir perspektif olarak algılandı. "Fakir hayat en sağlıklı hayat" ve "asgari ücrete göre organize etsinler" gibi cümleler, empati eksikliği içerdiği düşüncesiyle eleştirildi.
Kuru fasulye eti yerine tutar mı?
Bilimsel olarak bakıldığında, kuru fasulye ve etin protein içerikleri benzer olsa da, biyoyararlanım ve besin değerleri açısından farklıdır. Et, esansiyel amino asitler, B12 vitamini ve demir gibi vücut için kritik maddeler içerirken, kuru fasulye bu açıdan eksik kalabilir. Etin sağladığı tüm faydaları almak için kuru fasulye gibi bitkisel protein kaynaklarının başka besinlerle doğru bir şekilde kombinlenmesi gerekir.
Oytun Erbaş neden böyle davranmış olabilir?
Oytun Erbaş’ın amacı muhtemelen sade ve sağlıklı yaşamı teşvik etmekti. Ancak bu mesaj, yanlış zamanlama ve empati eksikliği nedeniyle olumsuz bir etki yarattı. Erbaş’ın dikkat çekici ve sansasyonel açıklamalarıyla tanındığını da unutmamak gerekir. Bu tür çıkışlar, medyada konuşulma ve popülerlik kazanma amacı taşıyor olabilir.
Tepki çeken diğer açıklamaları
Bu, Oytun Erbaş’ın ilk kez tepki çeken bir açıklaması değil. Pandemi döneminde söylediği bazı sözler de hatırlanıyor. "Koronavirüs çekik gözlü insanlarda görülüyor. Türk ırkı etkilenmez. Bizi teğet geçecek" gibi bilimsel dayanağı tartışmalı ifadeleri, o dönemde de büyük eleştiri almıştı.
Sonuç
Prof. Dr. Oytun Erbaş’ın açıklamaları, zamanlama ve üslup açısından tepki çekmiştir. Bilimsel gerçeklerin dile getirilmesi kadar, bu bilgilerin toplumun hassasiyetlerine duyarlı bir şekilde ifade edilmesi de önemlidir. Empati eksikliği olarak algılanan bu söylemler, halkta karşılık bulmadığı gibi, eleştirileri de beraberinde getirmiştir.
Oytun Erbaş kimdir?
Oytun Erbaş, tıp doktoru ve bilim insanıdır. Özellikle nörofizyoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Ancak, halk arasında daha çok medya programlarında yaptığı açıklamalar ve sansasyonel söylemleriyle bilinir. Son dönemde yaptığı ekonomik yaşam tarzı üzerine yorumları, bilimsel niteliğinden çok toplumsal etkileriyle gündeme gelmektedir.
5 Kasım 1978 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen Erbaş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2001 yılında dönem ikincisi olarak mezun oldu. İç Hastalıkları, Radyoloji, Fizyoloji ve Deneysel Tıp, Sinirbilim (Neuroscience) Anabilim Dallarında, Araştırma Görevlisi (2001-2012) olarak çalıştı. Kasım 2012 tarihinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde Fizyoloji ve Deneysel Tıp alanında uzman oldu.
Mayıs 2013-Aralık 2014 tarihleri arasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesinde Yardımcı Doçent olarak görev yaptı. Ocak 2015’ten itibaren Demiroğlu Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışmaktadır. Demiroğlu Bilim Üniversitesi’ne ait Gebze-Türkiye’de bulunan "Deneysel Tıp Enstitüsü"’nün (İn-Vitro ve İn-Vivo Lab) kurucusu ve yöneticisidir.
Yaptığı deneysel çalışmalarla, Uluslararası Otolojik Cerrahi Derneği’nden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları dalında "Politzer Ödülü" (2013) ve Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Derneği’nden "Jacques Duparc Ödülü" (2013) almıştır. Ayrıca ulusal kongrelerden onlarca en iyi proje ve en iyi sözlü bildiri ödülleri kazanmıştır.
Mayıs 2018 tarihinde Fizyoloji ve Deneysel Tıp alanında Doçent Dr. unvanını almıştır. İyi (C1) derecede İngilizce bilmektedir.